31 Aralık 2009 Perşembe

MARDUK'UN İNTİKAMI


Bu gün 09 Eylül 2009. İstanbul bir felaket yaşıyor. Silivri,Selimpaşa,Çatalca ,ve İkitelli ‘ yi sel bastı. Son haberlere göre 20 insan öldü 8 de kayıp var. 2010 senesinde Avrupa’nın Kültür Başkenti olacak İstanbulda,Basın – Expres yolu gibi çok önemli bir yol 4 metreye kadar yükselen bir sel baskınına uğruyor. Avrupanın en büyük organize sanayi bölgesi olan İkitelli Organize Sanayi bölgesi çamur yığınlarının altında. Koskoca Tırlar, otobüsler ,minibüsler , otomobiller, Kağıttan kayıklar gibi sularda sürükleniyor. Tehlike hala geçmiş değil. Vali ,Belediye Başkanı ve Bayındırlık bakanı telaş ve panikteler. Bir zamanlar İSKİ (İstanbul su ve kanalizasyon idaresi) genel müdürlüğünü yapmış Şimdiki Bakan Veysel Eroğlu televizyonda kötü ve yanlış yapılanmadan şikayetçi. İstanbul gibi bir metropoliti 1994 senesinden bu yana 15 senedir yönetenler sanki ayni zihniyetin insanı değiller. Bu gün iktidarda 7 yılını dolduran hükümetin Başbakanı 15 sene önce İstanbul’ un Belediye başkanı idi . İstanbul son 15 yılda tarihinde görülmemiş derecede yağmalanırken ,bu beyefendilerin yakınları servetlerine servet katarken, İstanbul’a yapılacak 3cü köprünün mevcut su havzalarına vereceği hasar apaçık ortada iken,gizli kapılar arkasında süren pazarlıklar devam ederken,bu sel baskını bazılarının inşallah aklını başına getirir.
17 Ağustos Depreminden sonra bir softa çıkıp,dinden imandan çıkmanın sonucu Marmara depreminin olduğunu iddea etmişti.İnşallah bu muhteremlerde bir gece önce Eyüp Sultan Camiinde erken okunan ezan yüzünden kaza edilen oruçları; bu sel felaketine neden olarak göstermezler.
Marduk intikam alıyor. Marduk kimmi ? Sümerlilerin Güneş ve tabiat tanrısı. İnsanın doğaya verdiği zarar ı Marduk hiçbir zaman affetmez.Derelerin ellerinden yataklarını alırsan; bir gün gelir o dereler bu gün olduğu gibi yataklarını senden geri alırlar.Onlarca ton ağırlığındaki Tırlar azgın sel sularında kağıttan kayıklar gibi yüzerler. Kendisini Dünyanın efendisi zanneden insanoğlu ,aslında doğanın en vahşi ve acımasız yaratığıdır.Yüzyıllar boyunca kendi menfaati için doğayı perişan edip,ekolojik dengeyi bozan,aslında kendine ait olmayan yer altı ve yerüstü zenginlikleri yağmalayan zihniyet,kendi cinsini atom bombaları ile öldüren, kendini dünyanın efendisi zanneden bu zihniyet Kuzey kutbunda yaşamak için çığlıklar atan,Kutup ayılarının seslerine,Güney kutbunda Penguen ve Fokların çığlıklarına kulak verselerdi; acaba dünkü yağmurlar sel olarak İstanbul’u perişan edermiydi ??
Kendisini Dünyanın efendisi zanneden insanlara ,uşaklık etmeyi marifet zanneden yerli iş birlikçilerine soruyorum ? Ölürken öbür tarafa ne götüreceksiniz ? Eğer var dediğiniz inançlarınızda takiyye yoksa,bir kez daha düşünün.Hesabını hiçbir zaman hiçbir yerde veremiyeğiniz günahların bedeli çok ağır olacaktır. Zira MARDUK AFFETMEZ !!!!

MİGUEL VE BİRİÇ

Dünyanın taaa öbür ucundasın Miguel,
Netin başında ortağımsın,
Briç oynuyoruz beraber…
Rakiplerimizde ayrı ülkelerden
Biri Polonyalı diğeri Yeni Zelandalı…
Keyfini çıkarıyoruz teknolojinin

Üç sanzatüye zon bağladığımda
Tebrik ediyorsun beni Miguel
Dünya kardeşliğinin güzelliğini yaşıyoruz
Her birimiz hunharca katlettiğimiz
Doğanın mahvoluşunu unutarak,

Sen Peruda özgürlük savaşı vermiş
Kızılderili dedenin torunu,
Ben yedi düvele kafa tutmuş
Bir milletin üçüncü kuşak vatandaşıyım.
Senin ülkeni satan hainlerle
Şu anda memleketimi ele geçiren güçler
Hep ayni yere bağlılar,
Emperyalizm sarmallamış vatanlarımızı
Ve biz hiçbir şey yokmuş gibi
Net başında briç oynuyoruz.

Rakiplerimizin de umurunda değil
Yağmalanan dünya kaynakları…
Kutuplarda ayıcıkların imdat
Sesini duymaktan uzak
Günümüzü yaşıyoruz Miguel

Ant dağlarının tepesindesin Miguel
Bir yanında Atlas diğer yanında büyük Okyanus
Derin bir of çeksen, Paskalya adalarıdan
Döner sesin,

Sen özgür insanların torunusun
Bende kahraman bir ırkın çocuğuyum.
Irklar, renkler, dinler önemli değil Miguel
Hayır demediğimiz için
Özgürlüğümüzü satıyoruz Miguel

Elli iki yıldızlı bayraklarını
Dünyanın her yanına dikmişler,
Önümüze sürmüşler teknoloji nimetlerini
Karşılıklı ortak briç oynuyoruz Miguel
Her gün köleleştiğimizi unutarak
Zon bağlıyoruz ortağım Miguel….

Dr.Erdem Cankaya
08.08.2009

BİR RÜYA GİBİ

Bir eski yazı :

Bu gün 13 Eylül 2009 Pazar günü.Yani kendime ayırmağa çalıştığım günlerden bir gün.Yinede istediğim gibi Pazar tembelliği yapamadım. Öğleden sonra Meciyeköy de bir sürücü kursunda aday muayenesi yaptım yol dahil 3-4 saatim yine çalışma günü oldu.Aklım eve gelip 3 gündür bakamadığım bir CD ye bakmaktı.Sosyal Demokrasi Derneklerinden eski arkadaşım Süha Akıncı elindeki arşivi değerlendirmiş. Harcadığı emek için kutlayacağım yarın kendisini. Hani Atalarımız ne demiş ? “HAFIZA-İ BEŞER NİSYAN İLE MALÜLDÜR” Bu günkü karşılığı “İnsan hafızası unutma hastalığına sahiptir.”Akşam yemeği bile yemeği yemeden cd yi baştan sona bitirinceye kadar inceledim.1970-1980 CHP ‘sini ve o döneme denk sosyal hadiseleri belge ve fotoğraflarla anlatan bir CD. Ağırlık genelde Süha ile ilgili belgeler olsada,bir zaman yolculuğu yaptım bu gün.Elinize geçerse sizede tavsiye ederim.

Dünya dönmüş devran geçmiş ama siyasal yapımızda en ufak bir gelişme olmadığı gibi,hatta gerilemişiz bile. Bu gün CHP de parti içi demokrasi yok diye hayıflanıyoruz. Gelen gideni arattırır ın tam tersi ,geçmişte bu günkünden daha traji komik hadiseler yaşamışız. CHP Genel Sekreteri Mustafa Üstündağ ve Ekibi, o dönem (Aralık 1979) İstanbul İl Gençlik kolu başkanı olan Süha Akıncı’ yı İkna ederek , Gençlik kolları Genel Başkanlığına getiriyorlar.CHP iktidarda .Süha’nın o dönemde askere gitmesi gerekiyor.Milli Savunma bakanı Tecili sağlıyor. Fakat Süha tekin adam değil. Başlıyor Genel Merkezin altını oymaya. Genel Sekreter Üstündağ ’a karşı ekipte.(Yani Baykalcı).Vay senmisin karşı olan….15 Nisan 1980 de Gençlik kolları olağan Kurultayı olacak.Süha da Kurultayda görevi devredip, bir dönem sonra askere gidecek.O nedenle Çankaya Hükümet Tabibinden 1 hafta Rapor alarak askerliğini tecil ettiriyor. Kurultaya 4 gün kala CHP Genel Merkezine Bir Albay geliyor,Süha ve Arkadaşını 1 nisandan geçerli askere alıyorlar,ve 15 gün önce yapılmış yedek subaylık sınavına giremedikleri için,ikisi için özel sınav yapılıyor.14 Nisanda Süha Tuzla Piyade okulunda silah altında. Bu işteki Emir komuta zincirinde “lüzumu üzerine” notu eklenmiş olarak O zamanki CHP hükümeti nin CHP li Milli Savunma Bakanının imzası var. O yüzden parti içi demokrasiyi savunan arkadaşlarım üzülmesinler,ihtilalin ayak seslerinin duyulduğu dönemde Çankaya Gençlik kolu seçimi için 70 genci 13 .cü maddeden partiye kaydedip ,yönetim kurulu üyeliklerini usulsüz olarak düşürüp ,partili olmayan 70 kişi ile kongre yapan , özenle emeklerimizi harcadığımız CHP…. Ne diyeceğiz o zaman “Benim partim bina okur,döner döner yine okur”

Aydınlanma ateşinde ,yaprak kımıldamıyor.Bu gün ayni konu Muammer Özkoca tarafından da dile getirilmiş. Amerikanın Kurduğu Partinin “Kürt Açılımı” diye başladığı sonradan isim değiştirip,”Demokrasi Açılımı na “ dönen açılımı güncelliğini kaybedip te Seyyal Tanerin Bacak açılımına dönmeden,acaba arkadaşlar bu konuda fikirlerini yazacaklarmı merakla bekliyorum. İstanbul son 300 yılın en büyük felaketini yaşadı,suçlular bulundu,cezaları kesinleşecek,ama bizim “AYDINLANMA ATEŞİNDE” ses seda yok.Silivrideki sel baskınında Mahkeme salonları ve ceza evide hasar görmüş,koğuşları boşaltmaları gerekiyor, fırsattan istifade yazacağımız yazılardan bizleride Ergenokoncu yapıp içeri almazlar,benden hatırlatması…

Sevgi ve sağlık içinde kalın dostlarım..
Dr.Erdem Cankaya