1 Ocak 2010 Cuma

ERCAN ‘IN KARPUZLARI

Bu gün 21 Temmuz 2011, Ergenekon dan yargılanmak üzere tutukluğumuz’ un üzerinden 8 ay 11 gün geçti.Hala hakim önüne çıkamadık. Bırak hakim önüne çıkmayı daha savcı bile hazırlık sorgusunu yapmadı. Suçumuz u bir bilsek te ona göre hiç olmazsa savunacakmıyız ?, kabüllenecekmiyiz? hesabımızı yapabilsek.
Her şey Ercan’ ın halt karıştırmasından oldu.Gülelim mi?,ağlayalım mı ? bilemiyorum. Sosyal güvenlik kurumu Eczanelerle toplu olarak sözleşmeye girmeyince, Ercan da eczaneyi market’e çevirmeye karar verdi. Nasıl olsa Sosyal güvenlik Marketlerle ilaç satımı anlaşması yapıyordu. Rahmetli Tayyip’ in inadı inat bir türlü toplu olarak Eczacılarla anlaşmaya yanaşmayınca, eczacılar birer birer topu dikip iş değiştirmenin yolunu aradılar. Bir süre Tekel işçilerine katılıp, Ankara da direnişe geçtiler, ama kışın soğuğunda 2000 eczacı havuza girip te gösteri yapacağız diye üşütünce, hızını kesmiş olan Domuz gribi,afat olup,zavallı göstericileri perişan etti. 1500 Eczacımız domuz gribinden “Allah rahmet eylesin lik “ olup, odaca meslek şehidi ilan edildi.Domuz gribi öyle Azrail olduki sormayın.Başta başbakan ve onu dinleyip aşı olmayan bakanlar kurulunun üyelerinin yarısı,aileleri ile birlikte yaşama elveda dediklerinde,Sağlık Bakanının “Ah ben sana aşı ol demedimmi feryatlarını,tüm televizyonlar dakika başı saatte 30 defa yayınladılar. İbrahim Tatlıses ,sağlık bakanından esinlenerek yaptığı “Ben Sana Demedimmi” türküsü ile,Orhan Pamuktan sonra Nobel Ödülü alan ikinci sanatçımız oldu. Nobelden aldığı ödül parası ile Urfa da Harvard Üniversitesinin şubesini açarak,Kürt açılımına ,pardon pardon Demokratik açılıma katkısından dolayı, Cumhurbaşkanınca DEVLET liyakat ve onur ödülü ile mükafatlandırıldı.
Ercan gavur memleketlerini görmüş ,bilgi birikim sahibi bir arkadaş.”Salzburg ta beleş konser seyretmenin yolları” isimli kitabı ile Avusturya Turizm bakanlığından “Turizm Şövalyesi Ünvanı” almış.Tüm rahatı yerinde iken her nedense vatan hasreti, mayalı hamur gibi kabarınca Türkiye ye dönüp Eczacılık yapmaya karar vermiş. Yetmiş sekiz devrimciliğinden terfi ederek Neo-Liboşizm vatan severliğine yönelmiş bir eski arkadaşından eczanesini devir alarak (pardon azcık kazıklanarak) ,”HALK İÇİN HALKLA BERABER ULUSAL ECZACILIK” doktrinine uygun, mesleki uygulamalarına başlamış. Ben Ercan la iş icabı tanıştım.Sonrada kafalarımız uyuşunca arkadaş olduk.Neticede ortak iş yapmaya kadar vardırdık dostluk ve arkadaşlık ilişkimizi. Ercan’ın eczanesini Markete çevirdik. Ben siyasetten gelmiş alışkanlığımla, ilaç firmalarının zarar nedeni ile sokağa döktüğü tüm ilaç mümessillerini örgütleyerek, İstanbul‘ un sabit halk pazarlarında, meyva satış uzmanını haline getirdik.” Koş Vatandaş KOŞ , kısırlığa iyi gelen SALİHLİ KİRAZLARI buradaaaa ,KOŞ VATANDAŞ KOŞ” diye bağırdıklarında öğlen olmadan kirazlar tezgahta tükenmeye başladı. Hele BASUR İLACI olarak pazarladığımız KIRKAĞAÇ kavunları piyasada öyle tutundu ki,ihracata başladığımız için ,iç piyasada kavun fiyatları tavan yaptı.
Fakat bizim Ercan hırslımı hırslı. İşler ilerledikçe adamı hırs bastı. Ağbi tekel olmalıyız diye tutturdu. “Bak Ercan kardeşim, fazla hırs iyi değil Tekel olalım derken KEL olmayalım” diye çok uyardım ama bir türlü dinletemedim. Neticede beni de ikna edip benim mütevazi muayenehanemi de “GDO ARAŞTIRMALARI MERKEZİ” yaptık. Zararı olmayan GDO lu tarım ürünleri araştırmaya başladık. Öbür yandan da ıskartaya çıkarılmış 1500 ilaç mümessilini Antalya da ki otellerde birer aylık eğitimlere tabi tuttuk. Devlet Konservatuarından Şan hocaları getirerek mümessilleri ses eğitimine tabi tuttuk. 4 oktav “Karpuza bak karpuza, gerçek Diyar-ı Bekir burada ,koş vatandaş koş “diye bağıramıyanların iş akti ne son verdik.
Ne oldu ise Ercan ın GDO lu ürün imalatından sonra işlerin şekli değişti. Hindistan cevizi tadında, Domatesleri piyasaya sürdüğümüzde yok satmaya başladık. Kivi tadındaki GRİP in şifası Kırmızı renli patateslerin “DOMUZ GRİBİ ne “ iyi geldiği anlaşılınca, dünya sağlık örgütünden madalyamız geldi. Ercanla isimlerimizi birleştirerek kurduğumuz Two ER-Two CAN firmasını kurduk. ,Billy Gate Microsoft taki hisselerinin %50 sini satarak biz e %10 hissedar oldu.İşlerimiz o kadar iyi gidiyordu ki,dünya petrol devleri onları da ortak almamız için kapımızı her gün aşındırmaya başladılar.Taki iş Ercan’ ın Ayva tadındaki Karpuzları keşfine kadar sürdü. Hayal edebiliyormusunuz ? Ayva Tadında bol sulu, tarçın kokulu karpuzları.Ama öyle bir karpuz ki,ısırdığın her yeri ayrı lezzette. Yeterki neresini ne niyetle ısırabileceğini keşfet. Özel karpuz mümessilleri eğittik. Sigara yasağından dolayı boş kalan mahalle kahvelerin de halkı eğitmeye başladık. Two ER Two Can karpuzları nasıl yenir kurslarını tamamlayan vatandaşlara da sertifika verdik. Fakat Ercan benden gizli bir halt karıştırmış.Karpuzun genetiği ile öyle bir oynamışki ,bu karpuzu yiyen kimseler uyanık olup yalanlara inanmaz oluyormuş. Bu yüzden vatandaş günde 1 lira yapılan emekli zammına kanmayıp oyunu diğer partilere verince, Amerikanın Kurdurduğu Parti seçimde baraj altında kalıverdi. Sarıgül ile barışan Baykal da Başbakan oldu. Amerika da ki hoca efendi Ercan la bana öyle sinirlenmiş ki, emrindeki savcılara talimat vermiş. Uyanık Ercan pasaportu hazır Salzburg a tüğdü gitti. Bende 8 ay 11 gündür Ergenekon dan tutuklu savcı ya hazırlık soruşturması için ifade vermeyi bekliyorum.Neyse ki Yan koğuşta Balbay var,arada tavla turnuvasında rakip olsakta bize sabretmeyi öğretiyor.En çokta üzüldüğüm ekmek parası için Karpuz mümessili olan çalışanlarımız.Onları gizli örgüt kurup,iktidarı düşürmekten yargılıyorlar.
Dr.Erdem Cankaya

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder