25 Aralık 2010 Cumartesi

İsmet İNÖNÜ

İSMET PAŞA

Bu gün 25  Aralık 2010.İsmet paşanın ölüm yıldönümü. Cumhuriyetimizin kurucu büyüklerinden,büyük Atatürk ‘ün en yakın arkadaşı,2 ci Cumhurbaşkanımızın ölümünün 37 ci yıl dönümü.

Geçen yıl yazdığım anıyı tekrar paylaşmak istedim.
Dr. Erdem CANKAYA

Bu gün 25 Aralık 2009.Benim için çok özelliği olan birgün. Rahmetli babam müthiş bir İsmet paşa hayran idi.Babamın yanında kimse İsmet paşa aleyhine konuşamazdı.Hele birisi buna cesaret etmeye yeltensin.Kelimenin tam anlamı ile o kişiye haddini bildirirdi.Bu derece İsmet paşaya hayran bir tarih öğretmeninin çocuğu olarak,İsmetpaşa ile anılarımın olmaması imkansız.
         İlk anm 1954 senesinde. 5 yaşında bir çocuktum. Ödemişte oturuyorduk o zamanlar. Havuzlu parkın karşısında Ahçı Osman’ ın kiracısı idik. Tipik Ege Rum Mimarisinin örneklerinden biri olan 2 katlı bir evdi. Genelde üs katta 3 odanın açıldığı sofada otururduk. Arka bahçe ve terasa bakan kısımda etrafı nar gibi kızaran bir odun sobamız vardı.Caddeye bakan kısıımdada Balkon vardı.Balkon kapısının 2 tarafında  birer tahta kerevet ,kerevetlerden birinin üzerindede İstasyon camı kırılmış “AGA” marka bir radyomuz vardı.Akşam yemeğinden sonra kerevette oturup Radyodan haberleri dinleyen babama bir türlü rahat vermezdim.Ya güreşmek isterdim yada defalarca dinlediğim anılarını tekrar anlatmasını.En çok ta hoşuma giden Yunan işgali esnasında dağlara kaçış hikayelerini dinlemekti. Babam 1914 doğumlu idi. Yani kurtuluş savaşı başladığında 5 yaşında bir çocuk.Tamda benim yaşıma denk gelen yaş. Pazar günleri babamn bana ve ablalarıma ayırdığı gündü.Mutlaka bir etkinlik olurdu. Bir  Pazar günü sabahı babam evde yoktu. Anneme babamı sordum,”Sandık Başında görevli” bu gün babanı göremiyeceksin dedi.Bütün gün evde merakla Babamı bekledim. Uyuyakalmışım. Geç saatte babamın sesi ile uyandım. Anneme hararetle bir şeyler anlatıyordu ,yataktan fırladığm gibi gittim kucağına oturdum.Babam ağlıyordu. ”Nankörler” diyordu.O kelimeyi ilk defa duymuştum. Ne olduğunu sordum .Kendisine iyilik yapan birisine kötülük yapmak olduğunu öğrendim.Babamın ağlaması beni çok etkiledi,etim kızgın sobaya değmiş gibi avazım çıktığı kadar bağıra bağıra bende ağlamaya başladım.Meğerse babamın Sandık kurulu başkanlığı yaptığı sandıkta Demokrat Parti oyların tamamını almış.CHP ye sandıktan çıkan tek oyda babamın oyu imiş. Seçimden 2 gün sonra gece vakti,evimizin önünden bir sürü insan gürültü ile geçiyorlardı ve birde tabut taşıyorlardı.Babam ve annemle birlikte bende balkona çıkmıştım.Babam  kalabalığa “UTANIN “ diye birkaç defa bağırdı.Annem hıçkırıklar içinde babamı balkondan içeri çekmeğe uğraşıyordu. Sonradan öğrendimki  taşınan temsili tabut İsmet paşaya aitmiş.O günden sonra ben de İsmet Paşacı idim. Nerede bir kalabalık görsem “YAŞASIN İSMET PAŞA” diye bağırmayı adet haline getirmiştim. Malum ya armut dibine düşermiş.
         27 Mayıs 1960 darbesinde sevincim sonsuz olmuştu. O zamanlar Manisada idik. Babam o yaz bizi İstanbula gezmeye götürdü.Annem İstanbullu olduğu için annemin tüm akrabaları İstanbulda idiler. Otel problemimiz olmadığı için uzun süre İstanbulda kalabiliyorduk. Babam nasıl becerdi o tarafını bilmiyorum.Heybeli adada İsmet paşayı ziyaret için babam randevu almış. 3 kişilik bir öğretmen aile dostumuzla birlikte bizim 5 kişilik aile Heybeliadaya gittik.Temiz kıyafetlerim kirlenmesin diye  Vapurda çivilenmiş gibi oturmaya mecbur edildim.Faytonla İsmet Paşanın evine gittiğimizde  biraz bekletildikten sonra içeri alındık. 11 yaşındaki bir çocuk için Muhteşem bir gün. Ülkeyi kurtaran 2.ci büyükkahramanı bizzat görüp elini öpebilmek.Mevhibe hanımın ikram ettiği 2.ci lokumu almaktan duyduğum utancım da hala aklımda.
         Sene 1966 idi.Galatasaraydaki Mısırlı Hanın 2.ci katı İSTANBULSPOR klübünün lokali idi.Babam  İstanbul Erkek Lisesinden bir öğretmen arkadaşı kanalı ile arada o lokale gider,Briç oynardı.Bende arada gider onların oyununu seyrederdim.Çok küçük yaşta öğrendiğim brici ustalar oynarken seyretmek bana muhteşem keyif verirdi..İsmet Paşanın Dünürü, Erdal İnönünün kayınpederi Armatör Ali Sohtorik bey İstanbulsporun başkanı idi. Arada babamın da dahil olduğu masada briç oynardı. Bir gün yine çekişmeli bir oyunu ,seyrederken İsmet Paşanın Dünürü ile birlikte briç oynamağa geleceğini duyduk.Bir süre sonra Ali bey ve Paşa geldiler. Kare kuruldu  oyun başladı.İki dünür ortak idiler.Karşılarındada klübün en iyi 2 briççisi vardı. Paşayı yenmemek için oyunculardan biri bilerek hata yapınca,İsmetpaşa birden sinirlendi. Oyuncuları öyle bir haşladıki ben bile korktum. Ama o gece İsmet paşaya yakın oturup onun bric oynamasına şahit olmak unutulacak bir anı değildi.
         Ortanın solu harekatının Türkiyenin gündemine bomba gibi düşmesi,o günkü siyasal yapının bir silkinme harekatı idi.Bülent Ecevit in genel sekreterliği ,gençler içinde  CHP yi cazibeli hale getirmişti.1967 senesinde 18 yaşımı doldurduğum gün Partiye üye olmak için gittim.500 civarındaki bir grup genç Gençlik kolu İl başkanı Acar San ve Genel Sekreter Bülent Ecevit in imzası ile partiye törenle katıldık.İlk Kongredede eski yapının devamı olan İlçe Gençlik kolunu devirerek,Fatih ilçe gençlik kolunu Ecevitçiler olarak kazandık.Hiç unutmuyorum o günü. Tam sandıklar açılıp sayım başlamıştıki,Meşhur Sakarya depremi İstanbulu da bayağı kötü salladı.Herkes seçimi unutup,sokağa fırladı. Ama 2 arkadaşımla ben oylarımıza halel gelmesin diye,sandık başını terk etmedik.Seçimden 3 hafta sonrada Heybeli Adaya gelen İsmet paşadan Randevu alarak ziyaretine gittik.Bizler için muhteşem bir gündü.O gün İsmet Paşa ile çektirdiğimiz grup fotoğrafı hala muayenehanemin baş köşesinde asıl durur.Hiç aklımıza gelirmiydiki 5 yıl sonra Ecevit in yanında saf tutup,İsmet paşaya muhalif olacağımız.
         1972 Kurultayına gitme hazırlğında idim.Babamdan para istedim. “Sen paşaya ihanete gidiyorsun yok sana para mara” dedi.Yıllar sonra babamla ayni parti fakat farklı saflardaydık.Ayni şeyi 1987 de de yaşadık. Ben DSP den Milletvekili adayı idim.Babam ve annem Erdal İnönü nedeni ile oylarını SHP ye verdiler.Baba-oğul çekişmelerimiz bazen kırıcı olacak noktaya ulaşırdı.Tabii aile töremizin gereği,sonuçta ben susma durumunda kalırdım. Kurultay sonrası Ankaradan büyük bir sevinçle döndük.Haklı olduğumuzu Babama ispat etmiş olmanın sevinci içindeydim. İsmet paşa CHP genel başkanlığını Ecevite bırakmıştı. Biz kazanmıştık. O gece sofrada  ben ne kadar gayret etsemde babamı politik sohbete çekemedim.Herhalde biraz fazla üstüne gitmiş olacağımki,sofradan kalktı, Kütüphanenin üzerindeki gümüş çerçeveli İsmetpaşanın babama imzalıyıp verdiği Fotoğrafını aldı ve anneme “Bak Saadet ben öldükten sonra bu fotoğrafı katiyen yerinden indirmeyeceksin ve katiyen bu oğlana vermiyeceksin” dedi. Babamı ağlarken bir kez daha görmüştüm.Benim sevincim onun kederi olmuştu. Benimde hayatımda sevincimden dolayı ilk utandığım an o gündü.
         25 Aralık 1973 günü İsmet Paşa Hakkın Rahmetine kavuştu.Ailece hüngüre hüngüre ağladık.Ağlamaktan gözlerimiz kan çanağına döndü.Ben ayrıca kalp hastası olan babamın üzüntü ve heyecandan kriz geçirmesindende korkuyordum.      İsmet paşaya karşı Muhalif grup içinde olmama rağmen,Paşanın ölümü  belki babamdan çok beni etkiledi.Acaba kurultayı kaybetmeseydi daha yaşarmıydı ,diye düşünüp,azıcık olsa kendimi suçlu hissettim.Zira İsmet Paşanın ileri yaşına rağmen dirayetle ve büyük bir enerji ile yürüttüğü görevinden dolayı zaman zaman onun fani olduğunu unutur,daha en az 40-50 sene daha yaşar diye düşünürdük.Sanki ölümü beklenmedik bir erken ölümdü.
         Babam ölünceye kadar,her sene 25 Aralık gününde babama taziyette bulunmayı adet haline getirdim.Tarih öğretmeni olarak,belgelere dayanan anekdotları bizlere aktarmayı çok severdi.Genç Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden biri olan babamla hep gurur duymuşumdur.
         3 gün önce bir arkadaşımdan CHP il teşkilatının ,25 Aralık günü Maçkada İsmet Paşanın Anıtı önünde anma toplantsı düzenleyeceğini öğrenince,geçmiş gözümden bir şerit gibi geçti,ve çok önemli işlerimi erteleyerek sabah 11 de başlıyacak tören için saat 10 da Maçkada idim.O saatte kimsecikler yoktu. Acaba yanlış mı anladım diye tereddüte düşmüşken,partiden gözümün ısırdığı bazı kişileri görünce  onlara sordum. Doğru teyidini alınca sevindim.İçimden CHP il başkanı Buraya binlerce CHP liyi yığar,ve bu günlerde çok ihtiyacımız olan morali buluruz diye düşündüm.Ama ne yazıkki çok yanılmışım.Törene gelenlerin sayısı 100 kişiyi bile bulmadı.Aklımda İsmet Paşa ve babamla olan anılarım,gözpınarlarımda aktım akacam diyen göz yaşları ile tören alanından ayrlırken; neden bu günlere geldiğimizin cevabını bir kez daha aldım.
         Kahramanlarına ve tarihine sahip çıkmayan ulusların varlıklarını yitirmeleri çok daha kolay olur.Söylemek çok acıda olsa biz millet olarak bu hasletimizi  kaybetmişiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder